20 Temmuz 2023 Perşembe

daron malakian

[ epey zamandır Ekşi Sözlük'e girmemiştim. 2019'da yazdığım daron malakian girdisi, 2020'de gg olmuş. "Bari buraya alayım" dedim. şimdi olsa herhalde tam olarak bu şekilde ifade etmezdim. hatta şimdi olsa muhtemelen hiç yazmazdım. ]

daron malakian'ın yeni şarkısının videosu: Lives.

videodaki halılar, koreyografi ve kostümler pekala türkiye'de çekilmiş bir müzik klibinde de yer alabilirdi... ermeni ve rum kültürlerinde bu gibi öğelere şahit olan türkler, "aslında ne kadar da birbirimize benziyoruz" diyorlar. acaba gerçekten de öyle mi? karşılıklı benzeşme zannettiğimiz şey, 1071'de anadolu'ya gelen nisbeten küçük bir türki grubun güçlü yerel kültürler içinde eriyip gitmesi olmasın?

türk olmak şöyle bir şey:

aynaya bakınca, dünya üzerindeki onca insan arasından en çok rumlara, ermenilere, araplara benzediğini görüyorsun, ama kendini bir şekilde bütün komşularından üstün ve hatta hepsine hükmetmeye doğal hak sahibi bir milletin mensubu addediyorsun. aslında tıpkı kendin gibi, kendine ait zannettiğin şeylerin de neredeyse hiçbirinin orta asya ile pek bir ilgisi yok. ama başta rumlar, ermeniler ve araplar olmak üzere bu coğrafyanın insanlarına ait olan her şeyi bir şekilde türklük ile ilişkilendirmişsin. hatta bu konularda herkesle kavga ediyorsun. misal, "baklava elbette bizimdir!" diyorsun. avrupa'daki döner büfeleri bile hoşuna gidiyor, gururunu okşuyor.

halbuki o kültürel öğelerin gerçek sahiplerine neredeyse oldun olası kan kusturmuşsun... katliam desen sende... tecavüz desen sende... gasp desen sende... acımasızlık, kabalık, küstahlık, hepsi sende... böyle şeyler elbette başkalarında yok değil. ama sen özellikle son 120 yıldır varlığını, kimliğini, karakterini doğrudan bunların üzerine inşa etmişsin. bunlar seni sen yapan şeyler olmuş. her şeyi inkar ederken bile, farkında olarak ya da olmayarak hala bunlarla övünüyorsun.

her şey bir orta asya masalına dayanıyor... neticede her milletin, her kimliğin bir hikayeye ihtiyacı var. seninki de bu... "biz orta asya'dan geldik" diyorsun. halbuki sen anadolulusun. ama 1071'de anadolu'ya türkler girdi zannettiğin için, anadolulu olduğunu idrak edemiyorsun.

1071'de anadolu'ya savaşçı bir grup türki azınlık girdi. ama anadolu'ya asıl adım atan, yeni bir fikir, yeni bir kimlik, ve yeni bir aidiyet hissiydi. bu yeni fikir, aynı dedelerin torunlarını birbirlerine düşman etti. katliam, tecavüz, gasp ya da soykırım gibi şeyler durup dururken olmaz. halkın bu gibi suçlara katılım gösterebilmesi için, ilgili kişileri zihninde önce ayrı görmesi, sonra da şeytanlaştırması gerekir.

1071'de anadolu'ya zehirli bir fikir girdi. inançları, renkleri, lisanları ya da kimlikleri nedeniyle başka insanları aşağı görmeyi telkin eden her fikir zehirlidir. anadolu'da 1071'den önce de zehirli fikirler yok değildi. 1071 bunlara sadece bir yenisini ekledi.

1071 olmasaydı, hemen hepimiz yine buralarda ama muhtemelen daha kalabalık ve daha huzurlu olurduk. şimdi ise, soykırılan yüzbinlerin hayaletleri arasında huzur bulmaya çalışıyoruz. elimizden kurtulan bazı anadolu çocukları, şarkılarında bizi ve yaptıklarımızı anlatıyorlar. halıları, koreyografileri, geleneksel kıyafetleri, şarkıları, türküleri, ve hatta çehreleri bize benzeyen insanların bizim hakkımızda söyledikleri şeyleri duymak haliyle pek hoşumuza gitmiyor. çünkü için için domuz gibi biliyoruz ki, bir toplumun aynası, kurbanlarıdır. bir toplum kendi hakkında düzdüğü methiyelerle değil, kurbanlarıyla bilinir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HAKKINDA

Serdar Kaya'nın müsvedde defteri.

Bu blogda yayınlanan yazılar, belli aralıklarla derlenip derinsular.com adresinde dosyalanır.

Blog isminin ilham kaynağı için, bkz.:
Gangs of Wasseypur (2012)


Twitter (English Account) Twitter Facebook