31 Ocak 2020 Cuma

Sosyal Bilimler ve Okumayı Öğrenmek

Türk eğitim sisteminin yapısı nedeniyle, sosyal bilimler ezber derslerinden ibaret zannediliyor. Yaygın yaklaşım kabaca şöyle: "Merak ediyorsan, sosyal bilimleri oturur kendi başına da okur öğrenirsin. Onca yıl ezber dersleriyle uğraşıp bir de üstüne para vermeye ne gerek var? İşe yarar, para getirir bir bölümü bitir, sonra sosyal bilimleri hobi olarak yine oku, genel kültürünü artır."

Belki biraz bu yaklaşımın, biraz da kalitesiz YÖK eğitiminin etkisiyle, Türkiye'de ortalık otodidakt içtimaiyatçılarla, siyasetbilimcilerle dolu... Hepsi kafasına göre bir şeyler yazıyor, konuşuyor, ve de hitabet ve ikna kabiliyetine göre taraftar buluyor.

Üniversite eğitiminde sadece tıp ve mühendislik gibi alanları değerli görmek, aslında gelişmemiş ülkelerde hakim olan kalkınmacı zihniyetin bir yansıması. Yani Türkiye'ye özgü bir durum değil. Çoğu üçüncü dünya ülkesi bu ayarda. Sosyal bilimlere, gelişmekte olan dünyanın ekseriyetle elit kesiminin çocukları ilgi gösteriyor. Bu ülkelerdeki ezici çoğunluk, beşeri çalışmaları ve sosyal bilimleri (ekonomi gibi bir iki branş haricinde) çok fazla ciddiye dahi almıyor.

30 Ocak 2020 Perşembe

Ne Zalim Komutan O Komutan! Ne Zalim Asker O Asker!

Rise of Empires: Ottoman (2020), II. Mehmed'in İstanbul'u fethini konu alan ve 40'ar dakikalık altı bölümden oluşan dört saatlik bir dizi. Yönetmen Emre Şahin. Ana rollerin çoğunda Türk oyuncular var. Dizi, zaman zaman görsel anlatıya ara vererek Türkiye'den ve dünyadan uzman görüşlerine yer veriyor.

Dizide Akşemseddin yok. Ulubatlı Hasan yok. Dolayısıyla, hamaset yok, masal yok. Sadece tarihi verilere odaklanılmış. Her rahatsız edici veri üzerinde yeterince durulduğunu söylemek zor. Ama 1453 konusunda bu kadarına dahi rastlamak kolay değil.

Peki bu şekilde davranınca nasıl bir yapım ortaya çıkmış?

Belki en belirgin farklılık, Bizanslıları İstanbul'u adeta işgal etmiş bulunan kötücül haçlılar olarak sunmak yerine, "Acaba o esnada surların diğer yanında neler oluyordu?" sorusuna gerçeğe daha yakın cevaplar vermeye uğraşmış olmak. Neticede, o gün itibariyle Bizanslılar yurtlarının son kalesini kurtarmaya çalışıyorlar. Köşeye sıkışmış vaziyetteler ve hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Dolayısıyla, "Başımıza neler gelecek?" korkusu içinde olan gariban insanlara ve Katolik dünyadan medet uman çaresiz yöneticilere şahit oluyoruz. Yaygın milliyetçi ve İslamcı anlatılar bu gerçekleri tersyüz ediyor.

12 Ocak 2020 Pazar

Batının Ahlaksızlıkları ve İslam Dünyasındaki Seks Partileri

1980'lerin yaz aylarında Türkiye'ye "Almancı" akını olurdu. Caddeler Alman plakalı arabalarla dolardı. İnternet henüz icat olunmamıştı... Ama Türkiye'ye zaten televizyon bile yeni gelmişti! [1] Tabii ona gelmek denirse... İnsanlar tam gün bile yayın yapmayan, tek kanallı, siyah-beyaz devlet televizyonuna mahkumdu. Yurtdışında vakit geçirmiş Türk sayısı da epey az olduğundan, Türkiye'de pek kimsenin dünyadan haberi yoktu. Dolayısıyla, Almancılar mühim insan addedilirlerdi. Sözleri daha bir dikkatle dinlenirdi. Ne de olsa Avrupa görmüşlerdi!

Almancılar gördükleri itibarın farkındaydılar. Akrabalarına, hemşehrilerine "Alamanya"yı ballandıra ballandıra anlatırlardı... Çokları, anlatılanları hayranlıkla dinler ve bir gün o diyarları görebilmenin hayalini kurardı...

Almancıların anlattıkları büsbütün gerçek dışı değildi elbette. Sadece kimi zaman biraz fazla abartılıydı. Ama bir konu vardı ki, abartının boyutu sadece hikayeyi anlatan Almancının hayal gücüyle sınırlı olurdu. Hemen tahmin ettiniz tabii!: Cinsellik konusu...

7 Ocak 2020 Salı

Dünyada, Osmanlı'da, İslam'da ve Karıncalarda Kölelik

Kölelikle ilgili, Türkiye'de yaygın olan bazı çarpık fikirlerden korunmaya yardımcı olabilecek birkaç ek bilgi.

1. Kölelik, insanlık tarihi kadar eski. Hatta sadece insanlarla da sınırlı değil. Bkz.: Karıncalar. (Keyword: Slave-making ants)

2. Karınca gruplarının birbirlerini köleleştirmesi, bir tür devşirme sistemi dahi içeriyor. Karıncalar, diğer kolonilerden çaldıkları "bebek"leri ileride diğer kolonilerle yaptıkları savaşlarda (ve dolayısıyla kimi zaman kendi akrabalarına karşı) kullanıyorlar.

3. "Bebek" iken devşirilen karıncalar, aslında yaşadıkları koloniye ait olmadıklarını bilmiyorlar. (Yani tıpkı bazı insanlar gibiler! Misal, Türk ırkçıları... Görüntü itibariyle hemen hepsi nedense Orta Asyalılara değil, Rum, Ermeni ve Araplara benzer. "Acaba neden?" diye de sormazlar, düşünmezler.)

HAKKINDA

Serdar Kaya'nın müsvedde defteri.

Bu blogda yayınlanan yazılar, belli aralıklarla derlenip derinsular.com adresinde dosyalanır.

Blog isminin ilham kaynağı için, bkz.:
Gangs of Wasseypur (2012)


Twitter (English Account) Twitter Facebook