Türk eğitim sisteminin yapısı nedeniyle, sosyal bilimler ezber derslerinden ibaret zannediliyor. Yaygın yaklaşım kabaca şöyle: "Merak ediyorsan, sosyal bilimleri oturur kendi başına da okur öğrenirsin. Onca yıl ezber dersleriyle uğraşıp bir de üstüne para vermeye ne gerek var? İşe yarar, para getirir bir bölümü bitir, sonra sosyal bilimleri hobi olarak yine oku, genel kültürünü artır."
Belki biraz bu yaklaşımın, biraz da kalitesiz YÖK eğitiminin etkisiyle, Türkiye'de ortalık otodidakt içtimaiyatçılarla, siyasetbilimcilerle dolu... Hepsi kafasına göre bir şeyler yazıyor, konuşuyor, ve de hitabet ve ikna kabiliyetine göre taraftar buluyor.
Üniversite eğitiminde sadece tıp ve mühendislik gibi alanları değerli görmek, aslında gelişmemiş ülkelerde hakim olan kalkınmacı zihniyetin bir yansıması. Yani Türkiye'ye özgü bir durum değil. Çoğu üçüncü dünya ülkesi bu ayarda. Sosyal bilimlere, gelişmekte olan dünyanın ekseriyetle elit kesiminin çocukları ilgi gösteriyor. Bu ülkelerdeki ezici çoğunluk, beşeri çalışmaları ve sosyal bilimleri (ekonomi gibi bir iki branş haricinde) çok fazla ciddiye dahi almıyor.