5 Temmuz 2020 Pazar

"Bu herif anama sövdü Hakim Bey, lütfen tutuklayın!"

1. Önce, serserinin biri, Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş hakkında bir tvit attı. Dul ya da kocası uzakta olan kadınlara eskiden beri söylenen ve Türkiye'de maalesef her an her köşede rastlanabilecek denli sıradan ve bayağı bir sözdü. Adamı bulup tutukladılar.

2. Ardından, bir başkası Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni doğum yapan kızı Esra Albayrak'ın eşi Berat Albayrak'ı kast ederek, "Hani karısı kovmuştu evden, bu çocuk kimden peki?" dedi. Onu da bulup tutukladılar.

3. 80 küsür milyonluk ülke... Kim bilir her gün daha kimler neler neler diyordur... Eskiler, "Milletin ağzı torba değil ki büzesin" diye boşuna söylememişler. Ama bu iki tvit bir şekilde mercek altına girdi, ve olan bunları yazanlara oldu. Böyle laflar eden her serseri tutuklansa, herhalde dışarıda pek kimse kalmaz. Hele de Türkiye gibi bir yerde... Hatta, kahvehanelere gizli kamera ve mikrofon konsa, oralar da iyice boşalır. Ne var ki, çoğu insan konuya böyle yaklaşmıyor. Hatta bu sefer hem HDP'li hem de AKP'li bir kadına dil uzatılınca, "suçlular" aleyhine daha geniş bir mutabakat oluştu. Ailelerin, kadınların ve hatta yeni doğmuş bebeklerin namusuna bu şekilde dil uzatan kendini bilmezlerin cezalarını bulmaları istendi!

4. Sırf serserinin biri densizce bir laf etti diye bir adamın, bir kadının ya da bir bebeğin lekeleneceğini düşünmek, biraz tuhaf. Ortada bir çirkinlik ya da ucuzluk varsa, ilgili sözün sahibine ait olmalı değil mi?

5. Konu ile ilgisiz gibi görünebilir, ama ilk günah öğretisi nedeniyle hristiyanlığı eleştirmek İslami kesimde yaygın. "Yeni doğmuş bir bebek nasıl günahkar olabilir?" diye soruyorlar -- ki aslında makul bir soru. Ancak müslümanlar, evlilik dışı çocukları gayrimeşru addetme konusunda hristiyanlarla aynı noktada buluştuklarında, benzeri bir soru sormayı düşünmüyorlar. Öyle ya, annesi ile babası her nerede ne yapmışsa yapmış, çocuğun günahı ne? Bu durumdaki insanları neredeyse lanetli ilan etmek ve onlara utanç verici etiketlerle atfetmek neden?

6. İslam dininde, "gayrimeşru" doğmuş kimselerin çok ön planda görünmemesi, mesela imamlık yapmaması yönünde hükümler de vardır. Bir düşünelim: Doğmanın bile meşrusu, gayrimeşrusu olabilir mi? Herkes bir şekilde doğuyor işte... Hem diyelim annen baban nikah kıymıştı, ve sen bu sayede kurtardığını düşünüyorsun! İş orada bitiyor mu? 300,000 senelik insanlık tarihinde sadece 500 sene geri gitsen, kabaca yirmi nesil eder. Toplamda, iki üzeri yirmi, yani bir milyondan fazla ata!.. Yani en az 500,000 çift, 500,000 ilişki!.. Hepsinin nikah kıydığına emin olabilir misin? Evli olan olmayan hiçbiri "yaramazlık" yapmamıştır diyebilir misin? Ensest, tecavüz ve saire desen, haşa tabii, düşünmek bile pek kimsenin işine gelmez!.. Ama hangi ülkenin istatistiklerine bakarsan bak, bu işlerin ne kadar yaygın olduğunu görürsün.

7. Burada asıl eleştirilmesi gereken, namus kavramı. Bir insan, evlilik dışı ilişkiye şu ya da bu nedenle karşı olabilir. Hakkıdır. Ama namus kavramı, kadın bedenini tabu kılmak ve ailenin erkeklerinin şerefi olarak kodlamak suretiyle bunun çok ötesine geçiyor. Zira, kadın cinselliğini gündeme getirerek bir erkeğin "şeref"ini alaya almak, ancak böyle bir kültür çerçevesinde mümkün. Ki başlangıçta bahsi geçen tvitleri yazanlar da zaten tam olarak bunu yapıyorlardı.

8. "Adam uzakta olunca karısının ateşi çıkmıştır, söndürmek lazım" ayarındaki sözler, böyle bir kültürün içinde belki kadından bile önce erkeği hedef alır. "Bu çocuk başkasının olmasın?" gibi iğnelemeler için de aynı şey geçerli... İnsanların sinirlenince (ya da stadyum gibi yerlerde, sırf karşı tarafı öfkelendirme amacıyla) birbirlerinin annelerine küfür etmeleri de aynı doğrultuda. İlgili annenin fiziksel çekiciliği, bu noktada tamamen ilgisizdir. Zira anneye küfür, "Senin yeryüzünde en kutsal bildiğin varlığa tecavüz ederek, senin şerefini iki paralık edeceğim" anlamına gelir. Küfürbaz kişinin bu dediğini yapması şart değildir; söylemesi dahi yeter. Zira böyle bir kültür, bu çirkinliği dile getirenden ziyade, işitenin lekelendiği düşüncesini telkin eder.

9. Dolayısıyla, bu bayağılıkların cevabı, "Kadınlarımız kutsaldır!", "Bebekler masumdur!", "Bu ahlaksızlıklara müsaade etmeyeceğiz!" gibi klişeler olamaz. Kültürün kendisi sorunlu. Kaldı ki, böyle klişe sözler söylediğinizde, sadece tepki gösterdiğiniz kişilerle aynı önkabullere sahip olduğunuzu göstermiş olursunuz.

10. Türkiye toplumunda maalesef bu konuda (da) ciddi seviyede bir iki yüzlülük var. Kadınların "namus"larını (ya da erkeklerin "şeref"lerini) hedef alan bu gibi çirkinlikler, Türkiye'de fazlasıyla yaygın. Bu durumda nasıl oluyor da, bunca insan ilgili ifadeleri büyük bir şaşkınlıkla karşılayabiliyor? Tvitlere tepki gösteren bunca insan herhalde ya çok steril ve izole bir hayat yaşıyor, ya da biraz fazla kötü rol yapıyor!

11. Benzeri bir ikiyüzlülük İslami kesimde de yaygın. Hatta, İslami kesimin ciddi bir yüzdesinin bu konuda çok fazla şey söylemeye özellikle hakkı yok. Zira, Mustafa Kemal'in "veled-i zina" olduğu iddiası, İslam'i kesimde yıllarca yaygın oldu. Halbuki olsa ne, olmasa ne?

12. Hasan Mezarcı'nın hapsedilmesinde de bu yöndeki bir iması etkili olmuştu. Ters yönde de örnekler verilebilir. (Kemalistler ve İslamcılar aynı ülkenin ve aynı kültürün ürünü. Birbirlerine çok benziyorlar, ama kendilerine dışarıdan bakamadıkları için bu benzerliğin aslında ne kadar ileri bir boyutta olduğunu fark edemiyorlar. Hayat tarzına dair basit farklılıklardan hareketle birbirlerini yediklerinin farkında değiller.)

13. Konunun hukuki yönü, ayrı tuhaflıklar içeriyor. Bir toplumun kültürünün kanunlara yansıması doğal. Ama bazı şeyler de var ki, pratikte sorunsuz uygulanması pek mümkün değil. Bu konu özelinde, öncelikle şunu hatırlamak gerekli: Dünya bayağı insanlarla dolu. Bu konuda yapacak bir şey yok... Ama her boşboğaz herifi, her ağzıbozuk serseriyi içeri tıkmaya kalkmak, mümkün de değil, adil de...

14. Mahkemeler, insanların gördükleri haksızlık ya da zararı telafi için var. Hapishane ise, ortalıkta gezmesi diğer herkes için tehlike teşkil eden katiller, tecavüzcüler için düşünülmüş bir uygulama. Tecavüz girişiminde bulunan bir adamın tutuklanmasına herhalde pek kimse itiraz etmez. Ama, kadınlar hakkında ileri geri konuşan densiz insanların da ciddi ciddi hapsedilmeleri mi gerekir?

15. Ortalama bir TC vatandaşı, kendisinin hassas olduğu herhangi bir konuda yanlış şekilde konuştuğunu düşündüğü herkesi hapse tıkmakta bir sorun görmüyor! Hatta, bundan mutluluk duyuyor! Adam yanlış mı konuştu? O zaman tık içeri, görsün gününü! Dahası, Türkiye'de hemen herkesin, diğer herkeste sevmediği bazı özellikler var. Herkes birbirine bir kulp takmaya fazlasıyla meraklı. Dolayısıyla da, herkes herkesi hapse tıkmaya çalışıyor! (İyi de, o zaman Erdoğan'a niye kızıyorsunuz ki?)

16. Türk Ceza Kanunu, hakareti suç olarak tanımlıyor. Hatta, bu konuda oluşmuş içtihatlar da var. Misal bir insana "herif" demek, "şerefsiz" demek suç mudur, içtihada bakıp karar veriyorlar. Bazı kelimeler suç teşkil ederken, çok daha galiz olduğu söylenebilecek diğerleri etmiyor! Koca koca adamlar, mahkemelerde böyle şeylerle uğraşıyorlar!

17. Peki pratikte ne oluyor? Bir düşünelim... Yukarıda bahsi geçen boşboğaz kişiler, bu sözleri başkaları için söyleseler, yine tutuklanır mıydılar? Mesela, komşusunun karısı hakkında dedikodu yapan, ya da çok sevgili değiştirdikten sonra doğum yapan bir ünlüyle aklı sıra gırgır geçen insanların da tutuklanmaları gerektiğini düşünüyor muyuz? Elbette delilik bu!.. Bu gibi uygulamalar, pratikte sadece güçlü insanlara ek koruma sağlar ve bir ülkenin otoriterleşmesini kolaylaştırır.

18. Özetle, aşağıdakilerin hepsi tuhaf şeyler:
a. Her serserinin her sözünü ciddiye almak.
b. Her ağzıbozuk insanın hapse tıkılmasını istemek.
c. Kadın cinselliğini, erkeğinkinden farklı algılamak.
d. Kadınların bedenini, erkeklerin ve ailelerin şerefi olarak görmek.
e. Bir ailenin kadınlarının bedeni üzerinden o ailenin erkekleriyle alay etmek.
f. Bu alaylara muhafazakar (ve aslında çocukça) tepkiler vermek.
g. Cinselliği genel olarak doğal bir boyutta algılamakta zorlanmak.
h. Anne babanın medeni durumu üzerinden bebeği damgalamak.

19. Daha doğrudan ifade etmeye çalışayım: Eşinden, sevgilisinden uzak olan herhangi bir kadın ya da erkeğin cinsel ihtiyacı nüksedebilir. Bu olumlu ya da olumsuz bir şey değil. Sadece doğal bir şey. Ama bunu alay konusu yapmak, bayağılık. Evli olan ya da olmayan herhangi bir kadının, bir başkasından hamile kalması belki ideal bir şey değil, ama alay edilecek bir şey hiç değil.

20. Bir adam, sevdiği kadın başka bir erkekten hamile kalırsa onu sevmeye devam edebilir mi? Ya da, ilgili bebeği, doğduğu andan itibaren kendisininmiş gibi sevip büyütebilir mi? Bu konu özelinde daha da önemlisi: Böyle bir sevgi kapasitesine sahip olan bir erkekle mi komşu olmak istersiniz, yoksa "godoş", "kavat", "boynuzlu" gibi bayağı sözlerle onunla alay eden ve sağda solda bu kişi ve karısı hakkında ileri geri konuşan biriyle mi? Ya da, ilk gruptaki erkekleri sonuç veren bir kültür mü kadınıyla erkeğiyle bir toplumu daha huzurlu kılar, yoksa ikinci gruptakilerin kültürü mü?

21. Bu konuda, 2005 Kanada yapımı A Simple Curve adlı film izlenebilir. Hatta izlenmeli.

22. Ayrıca bkz.: İfade Özgürlüğü ve Dini Hassasiyetler.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HAKKINDA

Serdar Kaya'nın müsvedde defteri.

Bu blogda yayınlanan yazılar, belli aralıklarla derlenip derinsular.com adresinde dosyalanır.

Blog isminin ilham kaynağı için, bkz.:
Gangs of Wasseypur (2012)


Twitter (English Account) Twitter Facebook