12 Mart 2022 Cumartesi

Rocky Balboa

 1. Önce malum mevzu:

- "Kitap ne oldu hocam?"
- "I'm on it!" (Slowly but surely!) 🥰

 

2. Üç haftadır Nazilerle ve Holokostla uğraşıyorum... 11 sene önce birkaç ay oturmuş ve soykırım literatüründen binlerce sayfa okumuştum. O zaman aldığım notlara baktım... O günden bugüne yapılan birkaç yeni çalışmayı okudum... Yeni notlar aldım... Sonra oturdum iki yepyeni bölüm yazdım... İçim dışım Auschwitz, Treblinka falan oldu! Ama önceki gün yeniden okudum yeni yazdığım bu iki bölümü... Sonra da, "Ne iyi etmişim de yazmışım!" dedim! 😎

3. Doğruya doğru, aynen aşağıdaki gibi hissediyorum bu gibi durumlarda! 🤡

 

4. Nazi Almanyasının kitabın bu kadar merkezinde olması planda yoktu. Ama iyi oldu, güzel oldu! 👍

5. Bu iş ne zaman biter ben de bilmiyorum. Ama her gün yeni bir şeyler okuyorum ya da yazıyorum. Geciktikçe güzelleşiyor -- if that's any consolation! 🙃 Son durum: http://www.serdarkaya.com/endoktrinasyon/ 

6. Gelelim daha ağır mevzulara!.. Dünya ve Türkiye gündemini takip etmeye çalışıyorum -- ama hep *smh* modundayım. Kanada ayrı delirdi, Batı ayrı, Rusya ayrı, Türkiye ayrı... ¯\_(ツ)_/¯ Hiçbir ülkenin görünebilir geleceğinde çok fazla iyi şey yok gibi.

7. Akşamları oturup "dumanlı kafa" ile YouTube'da Russell Brand izliyoruz, iyi geliyor! "Neyse ki dünyada hala aklı başında ve sesi gür çıkan birkaç insan var" hissi verdiği için mutlu oluyorum sanırım. 😐

8. Görebildiğim kadarıyla Türkçe sosyal medyada bir tek Sevan Nişanyan var benzeri kaygıları dile getiren, benzeri nüansları gören ve bütün bunları dikkate değer bulan. Bugünlerde Brand, Nişanyan ya da benzeri insanları takip etmeyen bence çok şey kaçırıyor.

9. Viktor Frankl şöyle demiş: "Even a genius cannot completely resist his Zeitgeist, the spirit of his time." Böyle zamanlarda hatırlamak lazım.

10. Holokost okumalarının ardından şunu da ekleyeyim: "It’s naive to think that you wouldn’t have taken part in historical atrocities once considered normal if you embrace all the trendy ideas of today." Ayishat Akanbi 👍

11. Şu da mühim: "One should respect public opinion in so far as is necessary to avoid starvation and to keep out of prison, but anything that goes beyond this is voluntary submission to an unnecessary tyranny." Bertrand Russell

12. Lisede çok hoş, çok efendi bir hocamız vardı... Şayet dersi zilin çalmasına beş on dakika kala bitirmişse, mahçup bir tavırla başını hafifçe yana eğer, "Acuk da kendimden bahsedem!.." deyip eskilerden bir şeyler anlatmaya başlardı... 😃 Bu kadar da aksanlı söylemezdi aslında ama biz yine de bazen onun hem beden dilini hem de aksanını abartarak gülüşürdük! (Ne ayıp şey tabii!) Şimdi bu vesileyle ben de sizlere "acuk" kendimden ve eski günlerden bahsedeyim...

13. Seksenli yıllarda çocuktum... Bütün yaşıtlarım gibi ben de tek kanallı televizyonda Kara Şimşek, He-Man, Voltran falan izledim! Bir de o yıllarda pek çok çocuğun rüyasına giren tuhaf bir çizgi film yayınlanırdı hafta sonlarında! "Tekin olmayan bir theme tune'u vardı" dersem herhalde bilenler hatırlar. Küçük bir kız, ateşin içinden konuşan bir canavar falan... 😬

14. Şimdi düşününce, bütün bunların üzerinden 40 sene geçmiş olması biraz garip geliyor... 🤔 O yıllarda biri bana 1940'lardan bahsetse, herhalde içimden "Dayı takılmış kalmış oralarda" diye düşünürdüm! 😃

15. Ben, Özal'a oy veren, merkez sağ seçmeni bir ailede büyüdüm. Böyle ifadeler Türkiye'deki kimi çevrelerde biraz haddinden fazla itiraz doğursa da, bunu Türkiye ve seksenler özelinde bir şans olarak görüyorum. Geniş hikayesini belki bilahare anlatırım. Özeti şu: O günler itibariyle Türkiye'nin zihnen dünyaya en açık kesimi bence bu kesimdi. Ya da en azından: Beni Türkiye'den kurtaran, o siyasi dalga olmuştu. Ya da belki o siyasi dalgayı ortaya çıkaran Zeitgeist... (Lise yıllarındaki bir gence Türkiye'yi terk edip güney Kaliforniya'da yaşama hayalleri kurduran bir siyasi dalga, diğerlerinden görece iyidir diye düşünüyorum. Pek hazzedilmese de, herhalde anlaşılmıştır.)

16. Döviz, yabancı sigara, pasaport ya da genel anlamda serbest piyasa gibi şeylere olumlu bakan bir kesimdi bu... Amerika aya gittiği için halen sevinen, buna büyük hayranlık duyan "İcraatın İçinden" kesimi!.. 🤓 Kürt olmasa da, "Damarlarımda Kürt kanı dolaşıyor" sözünü duyunca çok fazla irkilmeyen, hatta belki içinden kıs kıs gülen kesim... 😎 Devlet dairelerini, memurları pek sevmeyen kesim... 🤮 Tam olarak TÜSİAD'ın değil belki ama girişimci serbest meslek erbabının perspektifi... 👍 Fabrikatör de olsa, bakkal da olsa birbirlerini gayet iyi anlayan insanlardı bunlar. Bütün eksiklerine rağmen, daha hayatın içinde, daha reel, daha rasyonel insanlardı. (Bu siyasi çizgi sonradan Yıldırım Akbulut ya da Mesut Yılmaz gibi ufuksuz liderlerin eline kalmasa, kim bilir hangi noktalara varabilirdi... Ve tabii hangi noktalara varmazdı!)

17. Bunca yıl sonra hala Yıldıray Oğur ya da Doğan Gürpınar gibi yazarların 1950-1997 arası dönemdeki merkez sağ liderleri hakkındaki paylaşımlarını ilgiyle takip etmem de sanırım yine bu damar ile ilgili. Bir ara ayrıca değinmek isterim.

18. Merkez Sağ, Türkiye'de önemi maalesef yeterince anlaşılmış bir kitle değil. Çoğu insanın hayal ettiğinden daha farklı, daha dinamik bir kesim. Ya da en azından bir zamanlar öyleydi. Ancak bu geniş ve renkli kesim, siyasi spektruma dair basmakalıp düşüncelerden bağımsız olarak değerlendirilebilmiş bile değil. (Yani İdris Küçükömer vs. mevzuu değil bu sadece. Baydı artık o muhabbetler... Eskide kaldı.)

19. Hepimiz hasbelkader bir zamanda ve bir yerde doğuyoruz, şekilleniyoruz. Ama bir noktada çocukluktan çıkmamız ve büyümemiz de gerekli. Misal, o günkü çocuk aklımla, NATO benim için kurtarıcı melek gibi bir şeydi!.. Misal, Rocky IV izliyorsun... Hikaye, Amerika'da geçiyor... Philadelphia var... Apollo var... Rocky Balboa var... Ama bir de Ivan Drago var!.. Üç metre boyunda, robot gibi, duygusuz, acımasız bir adam! 😳 Kuzeyimizdeki, nükleer silahlara sahip olan tehlikeli ülkenin adamı! 😱 Haliyle yenilsin istiyorsun! Hatta Rocky ilk raundlarda yumrukları yiyince üzülüyorsun!.. 🤭😃🤭 Biraz zaman aldı maalesef bunun epey çarpık bir algı olduğunu fark etmem. 😔

20. Çok sevdiğim, Doğu Avrupalı, 20 küsür yıllık bir arkadaşım vardı... Birkaç ay önce kaybettim ve hayatımda ilk kez bir cenaze töreninde konuşma yaptım. 💔 Yani, "Benim Doğu Avrupalı arkadaşlarım da var!" Ama 2017'de Doğu Avrupa'yı gezip pek çok yerine hayran olduğum zaman dünyanın o kısmına aslında *hala* ön yargılı olduğumu fark etmiştim. Güzel şeyler değil bunlar. (Daha çok rahatsız olmamız gerekli böyle şeylerden.)

21. Hep çocuk aklıyla yaşamak olmaz. Japonya'nın teknoloji devi olduğu, Türkiye'de ise işportada satılan Casio saatlerin teknoloji harikası zannedildiği bir dönemdi o dönem... Bugün başka bir dünya var. Misal, artık iPhone var... Bu hem çok iyi, hem de çok kötü bir şey. Ve NATO melek falan değil... Bir zamanlar bir işlevi vardı. Ama bugün dünyanın en güçlü silahlı örgütü. Ve gayet tehlikeli bir örgüt. Hatta dünya barışının önündeki en büyük tehditlerden biri. Her şey bir yana, bugün Rusya lehine bir şeyler söylemenin Batıda bile ciddi ciddi suç olma sınırlarına gelebilmiş olması yeterli olmalı bazı şeyleri fark etmeye başlamak için.

Şimdilik bu kadar...

Yanlış anlaşılmamış olmak dileğiyle... ❤️

Auf wiedersehen! 🙋‍♂️

#nowPlaying #SoLange #Bushido
https://open.spotify.com/track/5Y6HqZysHp3pdbkbhQEYQQ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

HAKKINDA

Serdar Kaya'nın müsvedde defteri.

Bu blogda yayınlanan yazılar, belli aralıklarla derlenip derinsular.com adresinde dosyalanır.

Blog isminin ilham kaynağı için, bkz.:
Gangs of Wasseypur (2012)


Twitter (English Account) Twitter Facebook