30 Ocak 2020 Perşembe

Ne Zalim Komutan O Komutan! Ne Zalim Asker O Asker!

Rise of Empires: Ottoman (2020), II. Mehmed'in İstanbul'u fethini konu alan ve 40'ar dakikalık altı bölümden oluşan dört saatlik bir dizi. Yönetmen Emre Şahin. Ana rollerin çoğunda Türk oyuncular var. Dizi, zaman zaman görsel anlatıya ara vererek Türkiye'den ve dünyadan uzman görüşlerine yer veriyor.

Dizide Akşemseddin yok. Ulubatlı Hasan yok. Dolayısıyla, hamaset yok, masal yok. Sadece tarihi verilere odaklanılmış. Her rahatsız edici veri üzerinde yeterince durulduğunu söylemek zor. Ama 1453 konusunda bu kadarına dahi rastlamak kolay değil.

Peki bu şekilde davranınca nasıl bir yapım ortaya çıkmış?

Belki en belirgin farklılık, Bizanslıları İstanbul'u adeta işgal etmiş bulunan kötücül haçlılar olarak sunmak yerine, "Acaba o esnada surların diğer yanında neler oluyordu?" sorusuna gerçeğe daha yakın cevaplar vermeye uğraşmış olmak. Neticede, o gün itibariyle Bizanslılar yurtlarının son kalesini kurtarmaya çalışıyorlar. Köşeye sıkışmış vaziyetteler ve hayatta kalma mücadelesi veriyorlar. Dolayısıyla, "Başımıza neler gelecek?" korkusu içinde olan gariban insanlara ve Katolik dünyadan medet uman çaresiz yöneticilere şahit oluyoruz. Yaygın milliyetçi ve İslamcı anlatılar bu gerçekleri tersyüz ediyor.

12 Ocak 2020 Pazar

Batının Ahlaksızlıkları ve İslam Dünyasındaki Seks Partileri

1980'lerin yaz aylarında Türkiye'ye "Almancı" akını olurdu. Caddeler Alman plakalı arabalarla dolardı. İnternet henüz icat olunmamıştı... Ama Türkiye'ye zaten televizyon bile yeni gelmişti! [1] Tabii ona gelmek denirse... İnsanlar tam gün bile yayın yapmayan, tek kanallı, siyah-beyaz devlet televizyonuna mahkumdu. Yurtdışında vakit geçirmiş Türk sayısı da epey az olduğundan, Türkiye'de pek kimsenin dünyadan haberi yoktu. Dolayısıyla, Almancılar mühim insan addedilirlerdi. Sözleri daha bir dikkatle dinlenirdi. Ne de olsa Avrupa görmüşlerdi!

Almancılar gördükleri itibarın farkındaydılar. Akrabalarına, hemşehrilerine "Alamanya"yı ballandıra ballandıra anlatırlardı... Çokları, anlatılanları hayranlıkla dinler ve bir gün o diyarları görebilmenin hayalini kurardı...

Almancıların anlattıkları büsbütün gerçek dışı değildi elbette. Sadece kimi zaman biraz fazla abartılıydı. Ama bir konu vardı ki, abartının boyutu sadece hikayeyi anlatan Almancının hayal gücüyle sınırlı olurdu. Hemen tahmin ettiniz tabii!: Cinsellik konusu...

7 Ocak 2020 Salı

Dünyada, Osmanlı'da, İslam'da ve Karıncalarda Kölelik

Kölelikle ilgili, Türkiye'de yaygın olan bazı çarpık fikirlerden korunmaya yardımcı olabilecek birkaç ek bilgi.

1. Kölelik, insanlık tarihi kadar eski. Hatta sadece insanlarla da sınırlı değil. Bkz.: Karıncalar. (Keyword: Slave-making ants)

2. Karınca gruplarının birbirlerini köleleştirmesi, bir tür devşirme sistemi dahi içeriyor. Karıncalar, diğer kolonilerden çaldıkları "bebek"leri ileride diğer kolonilerle yaptıkları savaşlarda (ve dolayısıyla kimi zaman kendi akrabalarına karşı) kullanıyorlar.

3. "Bebek" iken devşirilen karıncalar, aslında yaşadıkları koloniye ait olmadıklarını bilmiyorlar. (Yani tıpkı bazı insanlar gibiler! Misal, Türk ırkçıları... Görüntü itibariyle hemen hepsi nedense Orta Asyalılara değil, Rum, Ermeni ve Araplara benzer. "Acaba neden?" diye de sormazlar, düşünmezler.)

23 Aralık 2019 Pazartesi

II. Abdülhamid

1. Metin Karabaşoğlu, Gazete Duvar'a bir röportaj vermiş. Geçen gün Twitter'da bu röportajdan üç kısa alıntı yaptım:
- "Abdülhamit döneminde yaşamış olup da onun dönemini hayırla yâd eden, yaptıklarını meşru gören İslamcı bir aydına ya da kanaat önderine rastlamıyoruz."

- "Kemalistlerin ... dine ya da dindarlara karşı hoyratça yaklaşımında, Abdülhamit’in dini, siyaset için araçsallaştırması, özellikle dini kullanarak en temel insani değer olan özgürlük ve adaleti devre dışı bırakmasının rolü var."

- "Necip Fazıl aklıyla ve vizyonuyla geleceğimiz yer burasıdır. Şaşırtıcı bir şey değil. Referansımız o ve benzeri İslamcı düşünürler olduğu sürece farklı bir yere gelinemezdi."

20 Aralık 2019 Cuma

Satanizm ve Hoşgörü

1. Netflix'te bir belgesel izledim: Hail Satan? Belgesel, ABD'deki satanist bir grubun, hristiyan-sağı ile mücadelesine odaklanıyor. Grup, ABD kamusal alanını bütün dinlere (ve dinsizliğe) eşit mesafede ve nötr kılmaya çalışıyor.

2. Mesela, Arkansas ya da Oklahoma gibi sağ tandanslı eyaletler, meclislerinin bahçesine On Emir anıtı koyunca başvuru yapıyorlar. Diyorlar ki, "Bunun yanına Baphomet heykeli koyun, yoksa bu yaptığınız iş, çoğunluğun dinine imtiyaz sunmak olur, anayasaya aykırıdır."

3. Yani diyorlar ki: "Siz buraya bu anıtı koymasaydınız, biz bu teklifi yapmazdık. Burada her inançtan insan yaşıyor. O halde Hinduların, Budistlerin ve diğer dinlerin sembollerini de koymanız gerekir. Sadece hristiyanlığa yer vermeniz yanlış."

17 Aralık 2019 Salı

Kahve ve Zina

1. İbretlik ilmi tartışma!: Bir kadın ile erkeğin kahve içmesi zinaya götürür mü?
Tartışmacılar: Prof. Dr. Ebubekir Sofuoğlu ve Prof. Dr. Caner Taslaman. (Link)

2. Tartışmanın tarzı ve içeriği hakkında çok şey söylenebilir, ama Sofuoğlu'nun "İslam dinine göre bir kadın ile bir erkeğin birlikte kahve içmesi caiz midir?" sorusunu, "Sizin karınız bir erkekle baş başa kahve içse..." bayağılığı ile kişiselleştirmeden tartışamamış olması ayrıca rahatsız edici.

3. Kahve içmeyi, mum ışığında romantik bir akşam yemeği yemekle aynı kefeye koymak işin bir yanı. Ama daha da kötüsü, "Eşiniz başka bir erkekle kahve içse rahatsız olur musunuz?" diye sormayıp, "Buna müsaade eder misiniz?" demesi. Hiyerarşik bir evlilik algısı bu.

15 Aralık 2019 Pazar

Hikayenin Gücü: Dünya, Türkiye, Game of Thrones

1. Toplumlar hikayelerle yaşar. Yarı-efsanevi hikayelerle şekillenmeyen bir toplum hayal etmek zordur. Hikaye, "Biz kimiz?", "Burada ne arıyoruz?" gibi temel sorulara bazı cevaplar verir. Bu şekilde, insanlara bir çerçeve sunar ve hayatı anlamlandırmalarına yardımcı olur.

2. İnsanlar soyut düşünmekte zorlanırlar. Hayatı hikayeler üzerinden anlamlandırmak ise gayet kolaydır.

3. Hikayenin gerçek dışı olduğunun aşikar olduğu durumlarda dahi, insanlar hikayeyi dikkate alma eğiliminde olurlar. Çünkü, hikayeler çoğu zaman gururlarını okşayacak ya da kendilerine bir şekilde kimi avantajlar sunacak niteliktedir. Dolayısıyla, hikayeye inanmak insanların işlerine gelir.

4. İktidarlar da hikayeleri severler. Zira hikayeler, grup aidiyetini güçlendirir, resmi söylemi destekler, yerleşik kurumlara meşruiyet kazandırır, ve bazı adaletsizce uygulamaları gerekçelendirir.

5. Hikaye, seçilmişlik ve dolayısıyla haklılık telkininde de bulunur. Seçilmişlik, bir yönetici grup ya da kişi için olabileceği gibi, topyekün bir halkı ya da ümmeti de ima edebilir.

HAKKINDA

Serdar Kaya'nın müsvedde defteri.

Bu blogda yayınlanan yazılar, belli aralıklarla derlenip derinsular.com adresinde dosyalanır.

Blog isminin ilham kaynağı için, bkz.:
Gangs of Wasseypur (2012)


Twitter (English Account) Twitter Facebook