Tanrı ve dinlere dair yaygın pozisyonlar arasındaki farklılıklar, benzerlikler.
Teist
Tanrıcı. Tek-tanrıcı olabilir, çok-tanrıcı olabilir. Ama ortak noktası şu: Bu alemi biri(leri) yarattı ve belki idare de ediyor. Bu kadar. (Bundan sonrası, din. Dolayısıyla aynı inanç bünyesinde dahi içerik hep farklı.) Peki bir ya da birden fazla yaratıcının varlığına ya da yokluğuna dair elimizde herhangi bir delil var mı? İkisi için de tek bir delil bile yok. "Var" diyenler, delil nedir pek bilmiyor gibiler. Dolayısıyla da, bu konulara hakim olan hiç kimse, argümanlarını ciddiye almıyor. ("Delilim yok, sadece inanıyorum" dersin, o başka. Kimsenin bir itirazı olmaz. En fazla, Russell'ın Çaydanlığı'nı hatırlatırlar.)
Ateist
Teistin tersi. Yani tanrıcı olmayan kimse. Yani diyor ki, "Yaratıcı falan yok." İyi ama nereden biliyoruz olmadığını? Onu da bilmiyoruz tabii. Dolayısıyla, bu da biraz fazla güçlü bir pozisyon. Bir örnek vermek gerekirse: 1'in "Tanrı kesinlikle vardır", 7'nin ise "Tanrı kesinlikle yoktur" iddiasına karşılık geldiği bir ölçekte, Richard Dawkins bile kendisini 7'de konumlandırmıyor. Çünkü, tıpkı 1 gibi 7'nin de biraz desteksiz atmak olduğunun farkında. (Önemli not: Bilimsel düşünemeyenler, 7 yerine 6'da konumlanmayı "Tanrı belki de vardır" şeklinde anlıyorlar, ama elbette öyle değil.)
20 Eylül 2019 Cuma
19 Eylül 2019 Perşembe
İnancını Kaybeden Din Adamları
1. Din adamlığı reel ve pratik manada bir meslek. Yani çoğu din adamı (ve aslında "din kadını") için bu iş aynı zamanda geçim kapısı. Durum bu iken, inancını kaybeden bir din adamı bunu açıklayabilir mi? Elbette kolay olmaz. Türkiye dahil pek çok ülkede ciddi bir sorun bu.
2. Seküler bir kuruluş olan The Clergy Project, bu sorunu çözme adına inancını terk eden din adamlarına maddi ve manevi destek sağlıyor ve yeni bir hayata başlamalarına yardımcı oluyor. Bugüne dek 1000'in üzerinde din adamına destek olmuşlar.
3. Bu konu Türkiye özelinde de önemli ve sekülerleşme trendine bakılırsa önümüzdeki yıllarda daha da önemli olacak. Dahası, Türkiye gibi klancı ülkelerde bir kişinin inancını terk etmesi, maalesef çoğu zaman "mahalle"sini terk etmesi anlamına da geldiğinden, sorun daha büyük.
2. Seküler bir kuruluş olan The Clergy Project, bu sorunu çözme adına inancını terk eden din adamlarına maddi ve manevi destek sağlıyor ve yeni bir hayata başlamalarına yardımcı oluyor. Bugüne dek 1000'in üzerinde din adamına destek olmuşlar.
3. Bu konu Türkiye özelinde de önemli ve sekülerleşme trendine bakılırsa önümüzdeki yıllarda daha da önemli olacak. Dahası, Türkiye gibi klancı ülkelerde bir kişinin inancını terk etmesi, maalesef çoğu zaman "mahalle"sini terk etmesi anlamına da geldiğinden, sorun daha büyük.
20 Haziran 2019 Perşembe
Depresyona Gireceksin, Belki İntihar Edeceksin
Üç gün evvel Twitter'da şu anket sorusunu paylaştım: "Ailenizle, akrabalarınızla, arkadaşlarınızla ya da diğer yakınlarınızla paylaşmaktan çekindiğiniz fikirleriniz var mı?"
Katılımcıların üç seçenek arasında yaptığı seçimlerin dağılımı şöyle oldu:
Katılımcıların üç seçenek arasında yaptığı seçimlerin dağılımı şöyle oldu:
57% Evet, çok sayıdaYani, Türkiye halkının demeyeyim ama en azından benim paylaşımlarımı takip edenler arasında bu ankete katılım gösterenlerin %88'i, fikirlerini aileleriyle, akrabalarıyla, arkadaşlarıyla ya da diğer yakınlarıyla paylaşmaktan çekiniyor. Dahası, %57'lik bir çoğunluk sadece bir iki değil, çok sayıdaki fikrini paylaşmaktan çekiniyor!
31% Evet, bir iki konuda
12% Hayır, hiç yok
11 Haziran 2019 Salı
Veliler, Nebiler, Süpermenler
Bir tvit:
1. Tviti yazan kişi, herhalde şu eşitsizlikleri vurgulamak istiyor:
Veli < Nebi
İyi ama nereden biliyoruz bütün bunları? Aklı başında bir insan, "Kalpten geçenleri bilmek, melekleri tanımaktan daha zordur" gibi bir iddiada bulunabilir mi?
2. Ya da: Nereden biliyoruz veli ve nebilerin varolduğunu, aralarında bir hiyerarşi bulunduğunu, hangisinin hiyerarşide önde geldiğini ve neler yapabildiğini, yapamadığını? Sürekli böyle büyük iddialarda bulunmak neden? "Bilmiyorum" ya da "Emin değilim" demek neden bu kadar zor?
İbrahim (as) evine gelen melekleri tanıyamıyor yemek ikram ediyor ama bizim veliler kalplerden geçenleri biliyor, Musa (as) denizin yarılmasını bekliyor bizim evliya su üstünde yürüyor. Bak sen şu işe! Nebiler bir evliya kadar olmamış... Gel de bu keramet masallarına inan şimdi.— Fehmi İlkay Çeçen (@Nahl128) June 9, 2019
1. Tviti yazan kişi, herhalde şu eşitsizlikleri vurgulamak istiyor:
Melekleri tanımak < Kalpten geçenleri bilmek
Veli < Nebi
İyi ama nereden biliyoruz bütün bunları? Aklı başında bir insan, "Kalpten geçenleri bilmek, melekleri tanımaktan daha zordur" gibi bir iddiada bulunabilir mi?
2. Ya da: Nereden biliyoruz veli ve nebilerin varolduğunu, aralarında bir hiyerarşi bulunduğunu, hangisinin hiyerarşide önde geldiğini ve neler yapabildiğini, yapamadığını? Sürekli böyle büyük iddialarda bulunmak neden? "Bilmiyorum" ya da "Emin değilim" demek neden bu kadar zor?
27 Mayıs 2019 Pazartesi
Okutulan Siğil İyileşir Mi?
Okutulan bir siğil pekala iyileşebilir. ama neden iyileşir? Okutulduğu için mi? Hemen bir sonuca varamayız.
Hipotezi test etmeye çalışalım:
- Benzer formda siğili olan 80 kişi tespit edelim.
- Bu 80 kişiyi, 20'şer kişilik dört gruba bölelim.
- Birinci gruptakilerin siğillerine okutalım.
- İkinci gruptakilere ilaç verelim.
- Üçüncü gruptakilere plasebo/tesirsiz-ilaç/ilaç-görünümlü-şeker verelim.
- Dördüncü gruptakilere hiçbir şey yapmayalım.
- Bekleyelim.
- İlgili kişilerin siğillerini yeniden gözlemleyelim.
Okutulan kişiler arasında siğili iyileşenler muhtemelen olacaktır. (Hatta örneklem sayısı artırılırsa, illa ki olacaktır.)
Hipotezi test etmeye çalışalım:
- Benzer formda siğili olan 80 kişi tespit edelim.
- Bu 80 kişiyi, 20'şer kişilik dört gruba bölelim.
- Birinci gruptakilerin siğillerine okutalım.
- İkinci gruptakilere ilaç verelim.
- Üçüncü gruptakilere plasebo/tesirsiz-ilaç/ilaç-görünümlü-şeker verelim.
- Dördüncü gruptakilere hiçbir şey yapmayalım.
- Bekleyelim.
- İlgili kişilerin siğillerini yeniden gözlemleyelim.
Okutulan kişiler arasında siğili iyileşenler muhtemelen olacaktır. (Hatta örneklem sayısı artırılırsa, illa ki olacaktır.)
19 Mayıs 2019 Pazar
İslamilik Endeksi!
Independent Türkçe, İslamilik Endeksi hakkında bir haber yayınladı. 153 ülkenin yer aldığı listenin ilk 44 sırasında müslüman-çoğunluklu tek bir ülke bulunmayınca, haber haliyle ilgi çekti. Ne var ki, bu endeks ciddiye alınabilecek bir çalışma değil.
Bir endeksin adının İslamilik Endeksi olması, o endeksin İslamiliği ölçtüğü anlamına gelmez. Bir endeks, indikatörleri gerçekte neyi ölçüyorsa, onu ölçer. Bu çalışmanın temel sorunu bu. Endeks skorlarını oluşturan indikatörler arasında İslamiliğe özgü tek bir şey bile yok!
Bir endeksin adının İslamilik Endeksi olması, o endeksin İslamiliği ölçtüğü anlamına gelmez. Bir endeks, indikatörleri gerçekte neyi ölçüyorsa, onu ölçer. Bu çalışmanın temel sorunu bu. Endeks skorlarını oluşturan indikatörler arasında İslamiliğe özgü tek bir şey bile yok!
Emeviler, Sünnilik, Şiilik
Hüda Kaya
önceki gün yayınlanan @YasaminIzleri adlı programa konuk olmuş. 15:10 ila 17:23 arasındaki Emeviler hakkındaki yorumlar önemli. Ama biraz detay
gerekli. Şöyle ki, Hz. Muhammed, "Şöyle yapın" dediğinde, sahabe "Ey
Allah'ın rasulü, bu senin fikrin midir, yoksa Allah'ın bildirmesi
midir?" diyebiliyor. Şayet kendi fikri ise, konu tartışmaya açık
kalıyor.
Bu konuda ağaçların aşılanması hadisesi meşhurdur. Aşı, Hz. Muhammed'in dediği şekilde yapılır, ama sonra ağaçlar kurur! "Siz bu dünyanın işini benden daha iyi bilirsiniz" hadisi, bunun üzerine söylenir. Yani, peygamber hayatta iken bu dünyanın işleri tartışmaya açıktır.
Emeviler döneminde ise, her şey tersine döner. Lider Allah'tan haber veremez, ama lidere karşı gelmek yasaktır! Çünkü ulü'l-emre itaat farz olur! Kuran'da yer almayan kader, imanın şartı haline gelir. Halifeler, sarayda yaşar. "Herkes haddini bilecek!" kültürü de denebilir buna.
Sünni dünyanın Şiiliği hiç bilmemesi ve sapık olarak gördüğü için bilmek dahi istememesi bu noktada büyük bir sorun. Çünkü, Şiilik iyi bir şekilde anlaşılmadan Sünni İslam anlaşılamaz. İlk ihtilafları, Ehl-i Beytin halifelik iddiası ve Emeviler bu konuda merkezi öneme sahip.
Sünniliğe ve Şiiliğe "Hangisi doğru?" sorusuyla yaklaşmak yaygın ve hatalı. Elbette ikisi de otantik değil. Bunlar, aynı ağacın gövdesinden ayrışmış ve başkalaşmış iki müstakil kol. Yine de: Şiilik kendi içinde daha tutarlı. Güncel Sünni İslam'a iman ancak cehaletle mümkün.
Şiilik içinde duygunun, gözyaşının, kederin, maneviyatın yeri büyüktür. Bunlar Sünnilikte de yok değildir. Ama sünnilik özü itibariyle emirlerdir, yasaklardır, cennet için sevap puanı toplamaktır.
Bu konuda ağaçların aşılanması hadisesi meşhurdur. Aşı, Hz. Muhammed'in dediği şekilde yapılır, ama sonra ağaçlar kurur! "Siz bu dünyanın işini benden daha iyi bilirsiniz" hadisi, bunun üzerine söylenir. Yani, peygamber hayatta iken bu dünyanın işleri tartışmaya açıktır.
Emeviler döneminde ise, her şey tersine döner. Lider Allah'tan haber veremez, ama lidere karşı gelmek yasaktır! Çünkü ulü'l-emre itaat farz olur! Kuran'da yer almayan kader, imanın şartı haline gelir. Halifeler, sarayda yaşar. "Herkes haddini bilecek!" kültürü de denebilir buna.
Sünni dünyanın Şiiliği hiç bilmemesi ve sapık olarak gördüğü için bilmek dahi istememesi bu noktada büyük bir sorun. Çünkü, Şiilik iyi bir şekilde anlaşılmadan Sünni İslam anlaşılamaz. İlk ihtilafları, Ehl-i Beytin halifelik iddiası ve Emeviler bu konuda merkezi öneme sahip.
Sünniliğe ve Şiiliğe "Hangisi doğru?" sorusuyla yaklaşmak yaygın ve hatalı. Elbette ikisi de otantik değil. Bunlar, aynı ağacın gövdesinden ayrışmış ve başkalaşmış iki müstakil kol. Yine de: Şiilik kendi içinde daha tutarlı. Güncel Sünni İslam'a iman ancak cehaletle mümkün.
Şiilik içinde duygunun, gözyaşının, kederin, maneviyatın yeri büyüktür. Bunlar Sünnilikte de yok değildir. Ama sünnilik özü itibariyle emirlerdir, yasaklardır, cennet için sevap puanı toplamaktır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
HAKKINDA
Serdar Kaya'nın müsvedde defteri.
Bu blogda yayınlanan yazılar, belli aralıklarla derlenip derinsular.com adresinde dosyalanır.
Blog isminin ilham kaynağı için, bkz.:
Gangs of Wasseypur (2012)